Barcelona’nın 21. Yüzyıl Kentsel Dönüşüm Örnekleri

Barcelona’nın 21. Yüzyıl Kentsel Dönüşüm Örnekleri

Marmara Üniversitesi’nde öğrenci iken “21. Yüzyılın Kentsel Dönüşümünde Barcelona Örneği” isimli bir tez hazırlamış ve bunu dinleyicileriyle paylaşmıştı. Söz konusu olan bu tez, bugünkü kentsel dönüşümü ortaya çıkarak 21. Yüzyıl Avrupa’sına da ışık tutan bir tezdi.

Funda Budak tarafından hazırlanan bu teze göre, Avrupa kentlerinden bahsedilecek olduğunda Fransa, İngiltere ve Almanya gibi halen daha küresel güçlerini koruyan ülkeler dikkat çekerken, reconquista ile birlikte ismi geçen İspanya’da bir hayli dikkat çekiyor. Katalan Bölgesi’nin başkenti olarak kabul edilen Barcelona ise, İspanyol merkezi hükümetin bulunduğu Madrid iler beraber tarihi olayların zengin örüntülerle gözlemlenebildiği bir kent olarak karşımıza çıkıyor.

Budak bu tezinde, şehirlerdeki çalışmalar açısından oldukça popüler bir kavram haline gelen kentsel dönüşümü, Maurice Halbwachs’ın Paris’in 19. Yüzyıldaki gelişimini analiz eden yaklaşımından dolayı kullanmış olduğunu belirtiyor. Bu doğrultuda kentsel dönüşümün, toprağın ticarileşmesi, el değiştirmesi, kullanılmaz hale gelmiş merkezlerin yıkılması ya da restore edilmesi, bir tarım toprağının kentleşmeye açılması ile beraber neticelenen bir uygulama olarak tanımlanıyor.

21. Yüzyılda gerçekleştirilen kentsel dönüşümleri gerekli hale getiren etkenin, surlarla çevrili olan kentlerdeki altyapı eksikliklerinden dolayı ortaya çıkan kolera salgınları olduğu ifade edilen bu tezde, Parsi’te başlayan dönüşümün diğer Avrupa kentlerini de sarmaya başladığı belirtiliyor. Surların söz konusu yüzyıl içerisinde kentlerin ekonomik kalkınmasına engel olduğu düşüncesiyle yıkıldığı ve bu yıkımlara İspanya merkezi ile yerel yönetimler arasında gerilim yaşanmasına neden olduğu, yerel yönetimlerin yıkım isteğine karşı merkezi yönetimin surları bir askeri savunma aracı olduğunu düşünmesinden dolayı uzak durduğu ifade ediliyor.

Barcelona’da ise durum, surların yıkılmasının ardından eski şehrin sürdürülmesi yerine Ildefons Cerda tarafından yeni ve radikal bir sistem kurulması isteniyor. Ildefons Cerda, 113 metrelik kareler halinde yapı adaları bölerek ede ettiği yeni kentsel çevreyi, her bir adada toplumsal bütünlüğünde sağlanacağı şekilde dizayn ediyor. Manzana adı verilen bu 520 adet yapı adası Barcelona kentinin yeni bir şekil almasında, diğer bir kentlere nazaran ayrı bir tipoloji oluşturmasını sağlıyor. Bu özelliği sayesinde de 22. Yüzyıla kadar Barcelona’da çöküntü alanlarının meydana gelmediği ve 21 yüzyılda kent tasarlanırken alınan radikal kararların yeni kamusallık meydana getirdiği de anlaşılıyor.

Söz konusu olan bu tezde, Barcelona örneği ile beraber tüm kentsel dönüşümlerin toplumsal ve tarihsel şartlar ile bir arada incelenmesi gerektiği, sömürgelerden elde edilen gelir ve borca dayalı bir ekonomik kalkınmanın önemsenmeden kentsel dönüşümün anlaşılamayacağı belirtiliyor.

 

Görüşlerini Yaz

Lütfen bir yorum yap!
Lütfen buraya adını yaz.